SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi , 'Türkiye'de Konut ve Sanayi Sektörünün Elektrifikasyonu' raporunu açıkladı.

shura-enerji-donusumu-merkezi-turkiyede-konut-ve-sanayi-sektorunun-elektrifikasyonu-raporunu-acikladi.jpg

shura-enerji-donusumu-merkezi-turkiyede-konut-ve-sanayi-sektorunun-elektrifikasyonu-raporunu-acikladi.jpg

 SHURA, ‘Türkiye’de Konut ve Sanayi Sektörünün Elektrifikasyonu’ raporunu açıkladı.

– Rapora göre elektrifikasyonla konutların ve sanayinin toplam nihai enerji talebi 2053 yılında 127 TWh azalacak. Bu sayede doğalgaz ithalatı 22,8 milyar m3, karbon emisyonu 43,6 milyon ton azalacak

–  Elektrifikasyonla sanayide doğrudan elektrik kullanım payı 2053 yılında yüzde 28’den yüzde 46’ya çıkacak. 

–   Konutlarda ise yüzde 20 olan elektrik tüketimi ısı pompası kullanımının da etkisiyle 2053 yılında yüzde 63’e yükselecek.

– Elektrifikasyon için gerekli ısı pompaların kurulumunun geri ödeme süresi, 2030 yılında 9,2 yıla, 2040’ta ise 3,2 yıla inecek.

– Elektrik fiyatlarının doğalgaz fiyatlarından ayrışması nedeniyle 2041’den sonra elektrikli ısıtıcılarla ısınmak, doğalgazdan daha ekonomik olacak.

  

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, ‘Türkiye’de Konut ve Sanayi Sektörünün Elektrifikasyonu’ raporunu bugün yayınladı.

 

Raporda, Türkiye’de konutlarda ısınmanın ve sanayideki ısı proseslerinin elektrifikasyon potansiyelleri teknik ve ekonomik açıdan analiz edildi. Yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğin kullanılması ve yüksek verimliliği sayesinde elektrifikasyonun, Türkiye’nin ithalat bağımlılığını azaltacağına ve enerji arz güvenliğini güçlendireceğine dikkat çekildi. Diğer yandan enerji maliyetlerinde de avantaj sunacağı ve enerji sektörünün karbonsuzlaşmasına önemli katkılar sağlayacağı ifade edildi.

 

“Bir makine veya sistemin, elektrik kullanır hale dönüşümünü ifade eden elektrifikasyon ile benzinli araçlardan elektrikli araçlara, doğal gaz ile çalışan kombilerden ısı pompalarına ve elektrikli ocaklara geçiş yapılıyor” diyen SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, elektrifikasyon, enerji sektörünün karbonsuzlaşması için en önemli stratejilerden birisi olarak karşımıza çıkıyor diyerek şunları söyledi: “Türkiye Paris Anlaşması’nı imzaladı ve 2053 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonlu bir ekonomiye ulaşma taahhüdü var. Net sıfır emisyon hedefi, fosil yakıt kaynaklarından yenilenebilir enerjiye dayalı bir sisteme geçişi gerektiriyor. Küresel olarak elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kullanımı ile karbonsuzlaşma yolunda önemli aşamalar kaydedilirken sanayi, konut ve ulaştırma gibi enerji-yoğun son kullanıcı sektörler hala yoğun olarak fosil yakıtlara bağımlı. Yenilenebilir enerji kullanımının son derece sınırlı olduğu bu sektörlerin elektrifikasyonu, kullanılan elektriğin yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak üretilmesi ile tüketim tarafındaki fosil yakıtların yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ikame edilmesini sağlayacak. Bunun yanı sıra elektrifikasyon, dijital teknolojiyle birleştiğinde enerjinin akıllı ve verimli kullanılmasını sağlayan ve son kullanıcı sektörler için önemli tasarruf sağlayan bir süreç” diye konuştu. 

 

Güllü, elektrifikasyon oranının artmasının, enerjide dışa bağımlılığı yüksek olan Türkiye’nin enerji ithalatının ve cari açığının düşürülmesi, enerji arz güvenliğinin sağlanması için de son derece önemli olduğunu belirtti. 

 

ELEKTRİFİKASYON DOĞALGAZ İTHALATINI VE KARBON EMİSYONUNU DÜŞÜRECEK

Raporda, elektrifikasyonla konutların ve sanayinin toplam enerji talebinin 2053 yılında 127 TWh azalacağı belirtiliyor. Türkiye’nin 2021 yılındaki 287,4 TWh olan fosil yakıt tüketimi ile karşılaştırıldığında bu önemli bir seviye. Bu dönüşüm, 2053 yılında doğalgaz ithalatını 22,8 milyar mve COemisyonunu 43,6 milyon ton azaltacak. Türkiye’nin 2021 yılındaki doğalgaz tüketimi 60 milyar m3 olmuştu. Geriye kalan fosil yakıtların yerini ise SHURA’nın ‘Net Sıfır 2053: Elektrik Sektörü için Yol Haritası’ raporunda öngörüldüğü gibi yeşil hidrojen, biyokütle ve sentetik gazların alması bekleniyor.

 

‘Türkiye’de Konut ve Sanayi Sektörünün Elektrifikasyonu’ raporunda, ısı pompaları ve diğer elektrikli teknolojilerin sanayide 150 – 200oC’ye kadar olan ısıtma taleplerini karşılamak için çok uygun bir seçenek olduğu ifade edilirkenbinaların tüm ısıtma ihtiyaçlarını karşılayabileceği vurgulanıyor.

 

Düşük sıcaklık (<200oC) gerektiren endüstriyel proseslerde tam olarak kullanılabilen ısı pompaları ve diğer elektrikli teknolojiler, yüksek sıcaklık ihtiyaçlarında ise fosil yakıt tüketimini azaltmak için ön ısıtıcı olarak da kullanılabiliyor. Isı pompalarının COP olarak tanımlanan ısı performans katsayısı (elde edilen ısı enerjisi ile tüketilen elektrik enerjisi arasındaki oran) değerlerinin pratikte 2,5–3,5 arasında olması sebebiyle elektriğin fosil yakıtlara göre fiyat dezavantajı da ortadan kalkıyor. 

 

ISI POMPALARI FOSİL YAKITLI ISITMA TEKNOLOJİLERİNE ORANLA 

3 İLA 5 KAT DAHA VERİMLİ

Çalışmada, Türkiye’de toplam enerji tüketiminin içindeki elektrifikasyon seviyesinin yaklaşık yüzde 20 düzeyinde olduğu vurgulanırken ulaşım sektörü ve sanayide hammadde olarak kullanılan fosil yakıtlar hariç tutulduğunda elektrik tüketiminin enerji tüketimi içindeki payının yüzde 28 olduğuna dikkat çekiliyor. Bu kapsamdaki nihai enerji tüketiminin yüzde 6’sı yenilenebilir kaynaklardan karşılanırken yüzde 66’lık kısmı ise fosil kaynaklardan elde ediliyor. Konutlarda enerji kullanımına gelince, Türkiye’de binaların yüzde 60’ı doğalgaz, yüzde 34’ü kömür ile ısıtılırken elektriğin payı yaklaşık yüzde 6. 

 

Raporda, ısı pompasının yüksek verimi sayesinde binalarda ısınma için en uygun teknoloji olduğuna dikkat çekiliyor. Doğalgaz kombi/kazanlarının verimi 

yüzde 85-90 düzeyindeyken ısı pompaları kullanılan elektriğin yaklaşık 3 ila 5 katı kadar ısı üretebiliyor. 

 

Konut tipi hava kaynaklı ısı pompalarının ısı performans katsayısı, yani COP’u Türkiye’de ortalama yaklaşık 2,75. COP değerinin 2’nin üzerinde olması ve hem elektrik hem de doğalgazın serbest piyasadan temin edilmesi durumunda, günümüzde ısı pompalarının işletme maliyetleri açısından doğalgaz ile rekabet edebilecek düzeyde olduğu görülüyor, ancak Türkiye’de hem düzenlemeye tabi perakende elektrik tarifelerinde hem de doğalgaz tarifelerinde sübvansiyon uygulanıyor. Günümüzde mevcut sübvansiyonlar dikkate alındığında ısı pompaları, yalnızca COP oranı 4 seviyesinden yüksek olduğunda rekabetçi olabiliyor. Sübvansiyonların kaldırılmasının ya da azaltılmasının ısı pompalarının yaygınlaşmasına olumlu etki yapacağı sonucu ortaya çıkıyor. Sübvansiyonların kaldırılması, nihai tüketici üzerindeki dolaylı maliyeti de kaldırabilir. 

 

NET SIFIR HEDEFİ ELEKTRİKLİ TEKNOLOJİLERİN YOLUNU AÇACAK

Raporda, elektriğin çatı üstü güneş enerji santrali (çatı üstü GES) tarafından sağlanması halinde, ısı pompasının enerji maliyetinin sübvansiyonlu doğalgaz tarifelerine kıyasla daha ekonomik olacağı ifade ediliyor. Isı pompalarının ilk yatırım maliyetinin yüksek olması, dönüşümü yavaşlatıyor, ancak yatırım maliyetlerinin önümüzdeki yıllarda düşeceği öngörülüyor. 

Çalışmaya göre gelecek yıllarda net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda, doğalgaz fiyatlarına ek bir karbon vergisi uygulanması söz konusu olabilir. Bununla birlikte elektrifikasyonu destekleyen çeşitli politikaların ısı pompaları ve diğer elektrikli teknolojilerin gelişimini destekleyeceği düşünülüyor. 

SHURA’nın ‘Net Sıfır 2053: Elektrik Sektörü için Yol Haritası’ çalışmasında ısı pompalarının payının 2053 yılına kadar konutların yüzde 67’sine ulaşması beklendiği ortaya konulmuştu. 

Öte yandan elektrik tüketimi projeksiyonlarına bakıldığında, 2021 yılında konutlarda elektrik tüketimi, toplam enerji talebinin yüzde 20’sini oluştururken 2053 yılında bu oranın ısı pompası kullanımının da etkisiyle yüzde 63’e çıkacağı öngörülüyor. Konutlarda ısı pompalarının hızlı bir şekilde yaygınlaşarak elektriğin 2053 yılına kadar temel ısıtma kaynağı olması bekleniyor.

 

2053’TE SANAYİDE ELEKTRİK KULLANIMI YÜZDE 46’YA ÇIKACAK  

Raporda, sanayide elektrifikasyona azami geçişle birlikte, 2053 yılında fosil yakıtla karşılanacak 90 TWh’lik ısı ihtiyacının, 57 TWh’lik elektrikle karşılanabileceği belirtiliyor. Elektrifikasyon sonucunda sanayide doğrudan elektrik kullanım payının 2021 yılındaki yüzde 28’lik seviyeden 2053 yılında yüzde 46’a çıkacağı tahmin ediliyor. Elektrifikasyona ilave olarak çimento endüstrisinde biyokütle kullanımı, demir-çelik endüstrisinde yeşil hidrojen kullanımı ve farklı sektörlerdeki doğalgaz kullanımının temiz sentetik yakıtlarla yer değiştirmesi 2053’e kadar net sıfır emisyona ulaşılmasını sağlayabilir.

 

KURULUM FİYATLARI DÜŞECEK

Sanayi için elektrifikasyon dönüşümünde ekipman, kurulum ve ilgili süreç değişikliklerinin maliyetinin genellikle yüksek olduğunun hatırlatıldığı çalışmada, ilk yatırım maliyetlerinin işletme maliyetlerinden daha az belirleyici olacağı belirtiliyor. Sanayide de konuttaki gibi fiyatların ilerleyen dönemlerde düşeceği öngörülüyor. Elektrik sisteminde yenilenebilir enerjinin payı arttıkça, elektrik fiyatlarının doğalgaz fiyatlarından ayrışacağı ve daha ekonomik olacağı vurgulanıyor. 

 

Serbest piyasa perakende elektrik ve doğalgaz fiyatları dikkate alındığında, 2023 yılında kurulan bir konut tipi ısı pompasının (COP=3,0, tüketim 1.000 m3/yıl) geri ödeme süresi yaklaşık 11,9 yıl olarak hesaplanıyor. Düşecek olan ilk yatırım maliyetleri ve elektrik fiyatları sayesinde, ısı pompası 2030 yılında kurulduğunda geri ödeme süresi 9,2 yıla, 2040 yılında kurulduğunda ise 3,2 yıla inecek. Elektrik fiyatlarının doğalgaz fiyatlarından ayrışması nedeniyle 2041 yılından sonra elektrikli ısıtıcılarla ısınarak bile doğalgazlı ısınma yöntemlerine kıyasla daha ekonomik olacak. Diğer yandan net sıfır hedefleri doğrultusunda fosil yakıtlar için ilave vergiler (karbon vergisi, vb.) getirilmesi durumunda bu ayrışma hızlanacak. Dolayısıyla orta ve uzun vadede elektrik fiyatları doğalgaz fiyatlarına göre daha ekonomik olacak. 

 

ELEKTRİFİKASYON HIZLANDIRILMALI

Raporda Türkiye’de ısı pompalarının ve diğer elektrikli teknolojilerin yaygınlaşmasının hızlanması için şu öneriler getirildi:

 

– Elektrifikasyonun gelişimini yavaşlatan en önemli etken, yüksek oranda sübvansiyonlu mesken doğalgaz tarifeleri. Perakende elektrik ve doğalgaz tarifelerindeki sübvansiyonlar tamamen kaldırılmasa dahi, sübvansiyon düzeyleri eşitlenmeli 

– Rekabetçi enerji fiyatlarına yönelik vergi politikaları, temiz teknolojileri destekleyecek şekilde belirlenmeli

– Isı pompaları ve diğer elektrikli teknolojilere ilk yatırım finansmanı sağlanmalı

– Isı pompaları ve diğer elektrikli teknolojilere geçişte ilk olarak yeni yapılacak binaların bu sistemleri kullanması vergisel avantajlarla ya da kurulum destekleriyle sağlanabilir

– Konutlarda ve sanayide ısı pompaları ve diğer elektrikli teknolojileri yaygınlaştıracak iş modelleri ve hizmetleri geliştirilmeli

– Doğalgaz boru hatlarının genişletilmesine yönelik politikalar, net sıfır perspektifinde tekrar değerlendirilmeli

– Güneş enerjisi elektrik üretimi ve ısı pompası tüketimi arasında belirli şartlar dahilinde yıllık mahsuplaşma yapılabilmeli

– Net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmak ve enerji sisteminde fosil yakıtların kullanımının sonlandırılması için belirli yasal kısıtlamalar/sınırlandırmalar uygulanabilir

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version