Nükleer Enerjinin Yeşil Olarak Tanınması İçin AB Taksonomi Kriterlerinin Analizi

nukleer-enerjinin-yesil-olarak-taninmasi-icin-ab-taksonomi-kriterlerinin-analizi.jpg

nukleer-enerjinin-yesil-olarak-taninmasi-icin-ab-taksonomi-kriterlerinin-analizi.jpg

Rosatom, Temmuz 2022'de kabul edilen AB Taksonomisine Ek Delegasyon Protokolü’nde belirtildiği gibi, nükleer projelerin yeşil olarak tanınması için AB gerekliliklerinin ayrıntılı bir analizini yayınladı. Şirketin resmî web sitesinde bulunan Rosatom analizinin yayınlanması, diğer konuların yanı sıra “yeşil” teknolojileri ve enerji geçişine yönelik yolları ele alan BM Uluslararası İklim Değişikliği Konferansı (COP27) ile aynı zamana denk getirildi. Analiz, mevcut VVER reaktör teknolojilerinin yanı sıra yakıt döngüsünün kapatılması alanında mevcut ve devam etmekte olan bir dizi yenilikçi gelişmeyle ilgili olarak yapılıyor.

 

Analiz, AB'nin kriterlerini destekleyen dört ana başlığı değerlendirmektedir:

 

  1.  Minimum sera gazı emisyonu seviyesinin teyit edilmesi;
  2.  Bir nükleer enerji santralinin işletme aşamasında güvenlik;
  3.  Nükleer yakıt döngüsü,
  4.  NGS ömür döngüsünün son aşaması.
     

Genel olarak Rosatom'un nükleer enerji alanındaki teknolojik çözümleri, nükleer santral güvenlik ve güvenilirlik gereklilikleri dahil olmak üzere AB Taksonomi kriterlerini karşılıyor. Toleranslı yakıt açısından kriterler ve ömür döngüsünün son aşaması için gereklilikler de dikkate alınıyor. Bu alanlara yönelik AB Taksonomi kriterleri şu ana kadar genel bir çerçevede düzenlenmiştir ve farklı şekillerde yorumlanabilir.

 

AB Taksonomisi bu tür taksonomilerin açık ara en kapsamlısı olduğundan ve birçok yönden yeşil proje gereklilikleri için bir referans listesi işlevi gördüğünden, Rosatom'un analizi özellikle önemli. Birçok ülke, uzun vadeli kalkınma programları ve enerji dönüşüm stratejileri oluştururken de dahil olmak üzere, coğrafyadan bağımsız olarak buna göre hareket ediyor. Nükleer enerjinin AB Taksonomisine dahil edilmesi, nükleer endüstri üzerinde beklenen olumlu etkisi ve nükleer teknolojiye olan ilgiyi arttırma potansiyeli dolayısıyla olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version