İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde 'Değişen Dünyada Kültür ve Sanat Konferansı' düzenlendi

istanbul-bilgi-universitesinde-degisen-dunyada-kultur-ve-sanat-konferansi-duzenlendi.jpg

istanbul-bilgi-universitesinde-degisen-dunyada-kultur-ve-sanat-konferansi-duzenlendi.jpg

İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Yüksek Lisans Programı tarafından düzenlenen sanat ve Kültür Yönetimi Konferansı “Değişen Dünyada Kültür ve Sanat” başlığı ile santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleşti. Yerel yönetimler ve kültür sanat ilişkisinden, UNESCO’nın bu alandaki rolüne, kültür ve sanatta dayanışma ve bağımsız oluşumlardan, dijitalleşmenin ve yapay zekânın kültür  sanat alanındaki etkisine kadar pek çok konu akademisyenler ve lisansüstü öğrencileri tarafından tartışıldı

İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Yüksek Lisans Programı tarafından düzenlenen Sanat ve Kültür Yönetimi Konferansı “Değişen Dünyada Kültür ve Sanat” başlığı ile santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleşti. Dünyada son yıllarda yaşanan köklü değişimlerin kültür sanat alanına yansımaları akademisyen, araştırmacı ve lisansüstü öğrencileri tarafından ele alındı.

İlhan Tekeli ‘Türkiye Bağlamında Kültür Sanat’ başlıklı konuşmasıyla konferansa katıldı

Prof. Dr. İlhan Tekeli ‘Türkiye Bağlamında Kültür Sanat’ başlıklı konuşmasıyla onur konuğu olarak konferansta yer aldı. Tekeli, kültür ve sanat alanında değişen bakış açılarına ve Türkiye özelinde yüzleşilmesi gereken sorunlara Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın üç ana başlığı olan Sanat, Koruma ve Kültür Endüstrisi çerçevesinde değindi. Tekeli, “Sanat alanında mükemmeliyetçilikten ziyade katılımcı ve kolektif politikalar izlenmelidir.  Koruma alanında düşük gelir ve yüksek gelir arasındaki eşitsizliğin düzenlenmesi için yeni bir örgütlenme gerekmektedir. Son olarak bilginin özel hale getirilmesi onun paylaştıkça çoğalan doğasına terstir, bilgi kamusal olmalıdır” dedi. 

Konferansta yerel yönetimler ve kültür sanat ilişkisinden, UNESCO’nun bu alandaki rolüne, kültür ve sanatta dayanışma ve bağımsız oluşumlardan, dijitalleşmenin kültür sanat alanındaki etkisine kadar birçok konu akademisyenler ve lisansüstü öğrencileri tarafından ele alındı. Başkent Üniversitesi’nden Simay Özlü Diniz ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Berat Hasırcı, yavaş şehirler konusuna Güdül ve Seferihisar örnekleri üzerinden farklı perspektiflerle yaklaştılar. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Esra Balcı ve İclal Dinçer İzmit kırsal yerleşmelerinde yaşanan dönüşümü kültür ve kimlik üzerinden yorumladı. Hacettepe Üniversitesi’nden Aybüke Doğan, UNESCO Yaratıcı Müzik Kenti olan Kırşehir’i, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Ceyda Atay İstanbul’daki küçük ölçekli alternatif müzik mekânlarının ekosistemini, Çankaya Üniversitesi’nden İnci Shoainia Ankara Devlet Tiyatrolarını yakın tarihin bellek mekanları çerçevesinden ele aldı.  İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Hakan Nişancı ise dayanışma ile ayakta kalan Beyoğlu Sineması’nı bölgenin tarihi ve dönüşümü üzerinden inceledi. Beykoz Üniversitesi’nden Ayşegül Güçhan, İstanbul Resim Heykel Müzesi’nin sürdürülebilirliği ve bölünmüşlüğü sorununa dikkat çekti. 

Teknolojinin sunduğu imkânlarla dönüşen sanat dünyası da konferansın önemli konularındandı. Bu alanda, İstanbul Bilgi Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Evrim Büyükaslan dijital modanın sanat ile ilişkisine, İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Serap Aksoy podcast tiyatrosuna, küratör Feride Çelik değişen küratöryel pratiklere, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Meryem Uğuz NFT teknolojisi ve sanat eserlerinin biricikliği konularına değindi.  

‘Yapay zekâ nedeniyle sanatçılar mesleklerini icra edemiyor’

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Pelin Çılgın ve Üsküdar Üniversitesi’nden Burak Can Yiğit tarafından hazırlanan “Yapay zekâ ile Sanatsal Üretimin Görsel Sanatlar Dünyasında Doğurduğu Tartışmalar” başlıklı sunumda yapay zekânın kültür sanat alanında kullanımı ele alındı. Çılgın, “Yapay zekâyla ilgili sıkıntılar sadece görsel sanatlarla ilgili değil, senaryolarda ve diğer alanlarda da yapay zekâ kullanımı çokça görülüyor. Yapay zekâyla üretilen eserler yüzünden gerçek sanatçılar mesleklerini icra edemiyor. Burada çok büyük bir hak kaybı söz konusu. Biz çözümün akademi sektör birlikteliği olduğunu düşünüyoruz. Buna örnek olarak Chicago Üniversitesi akademisyenlerinin tasarladığı GLAZE programından bahsedebiliriz. Uygulama kapsamında, yüklenen görsele insan gözünün algılayamayacağı ama yapay zekânın sitemini engelleyecek bir tabaka ekleniyor. Bu tabaka sayesinde yapay zekâ görüntüyü algılayamıyor ve bozuk görsel üretiyor. Böylelikle yapay zekâ ile görsel üretiminin önüne geçilmiş oluyor” dedi.

‘Yapay zekâ sanatı çok güzel yerlere getirebilir’

“Yapay Zekânın Sanattaki Dönüşümü: Deviantart Platformu Üzerinden Bir İnceleme” başlıklı sunum ile İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Gökçenur Aksu ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Mizgin Avcı, hem yapay zekâ, hem de sanatçılar tarafından üretilen eserleri inceledi. Yapay zekânın tasarım ve görsel sanatlar üzerinden çok fazla tartışıldığını dile getiren Gökçenur Aksu, “Yapay zekâ, tamamen tasarımcının üzerinde bir etki kuracak ve sanatçı artık kendi ilhamı ve yeteneği doğrultusunda eser üretemeyecek gibi bir algı var. Sanatçı, yüzde 50 yapay zekâdan, yüzde 50 kendi ilhamından yararlanılarak sanat eseri üretilebilir. Yapay zekâ tamamen görmezden gelinmemeli çünkü gelişen ve değişen bir çağdayız. Yapay zekâ da belli ki bir çağı kapatacak ve sanat alanında yeni kapılar açacak. Tasarımcılar ve sanatçılar bu furyayı kendi ihtiyaçları ve deneyimleri doğrultusunda kullanırlarsa bence yapay zekâ sanatı çok güzel yerlere getirebilir. Ama eğer kolaya kaçar kendi yetenek ve ilhamlarını görmezden gelip ipleri tamamen yapay zekânın eline verirlerse bu iş saçma yerlere gidebilir” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version